Kayıtlar

Yerel Seçim 2024 : Değişen Denge ve Sosyoloji

Resim
Öncelikle belirtmek isterim ki, yazdığım bu metinler tamamen objektif bir yaklaşımın unsurudur. Hiçbir siyasi parti etkisinde kalınarak yazılmamıştır. İyi okumalar dilerim…   Dün gerçekleşen Türkiye yerel seçimleri, ülkenin siyasi atmosferinde büyük yankı uyandırdı. Seçim sonuçları, siyasi partilerin gücünü ve toplumun tercihlerini yansıtan önemli bir gösterge olarak karşımıza çıktı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 14 büyükşehir belediyesi, 21 il, 337 ilçe ve 48 belde kazanarak %37.76 oy oranıyla seçimlerden birinci parti olarak çıkması, Türkiye siyasetinde önemli bir değişimin habercisi oldu.   Bu başarıyı sadece CHP'nin stratejileriyle açıklamak mümkün değil. AKP'nin son dönemdeki ekonomik politikalarının tartışmalı etkileri ve hükümetin ekonomik krizle başa çıkma konusundaki başarısızlıkları, seçmenler arasında ciddi bir hoşnutsuzluğa neden oldu. Artan işsizlik, enflasyon ve hayat pahalılığı gibi ekonomik sorunlar, halkın siyasi tercihlerini belirlemede önemli

Milliyetçilik ve Etnik Çatışma

Resim
  MİLLİYETÇİLİK VE ETNİK ÇATIŞMA 1990’ların başından itibaren gözlemlemiş olduğumuz milliyetçilik ve etnik çatışmalardaki patlama, bu alanda yapılan akademik çalışmaların yeniden canlanmasını ve bu konuların psikolojik boyutları hakkında bir çok yaklaşım geliştirilmesini sağladı. Elbette ulusalcılık ve etnik çatışma, yeni bir fenomen değildir ve milliyetçilik düşüncesinin kökenleri 1789 Fransız İhtilaline kadar götürebilir. 1966 yılında Walker Connor, milliyetçilik ve etnik huzursuzluğun, Kanada, Hindistan, Sudan, Yugoslavya, Birleşik Krallık, Uganda ve Irak gibi dünyanın farklı birçok yerinde tekrar ortaya çıktığını ifade etti. Açık bir biçimde, Soğuk Savaşın yoğun olduğu dönem birçok ciddi sorunun ortaya çıkmasına neden oldu, ulusal ve etnik mücadeleler yaygın bir biçimde kapitalizm ve komünizm bakış açıları ile incelendi. Vietnam Savaşı bunun en büyük örneğidir.   Günümüzde ‘’ulus devlet’’ kavramının yaygın biçimde kullanılmasına rağmen devletlerin büyük çoğunluğu yalnızca tek

Oy Verme Davranışının Psikolojisi

Resim
Bu yazımda sizlere oy verme davranışın psikolojisindeki bazı temel kuramlar ve durumlardan bahsedeceğim. Paul Lazarsfeld ve Bernard Berelson tarafından geliştirilen Siyasi Eğilimin İçeriğine (IPP) göre oy verme davranışı, tamamen seçmenin içinde bulunduğu sosyal çevrenin bir fonksiyonu olarak görülür. Dahası IPP yaklaşımı (Eğilimcilik) seçmenleri esas olarak, içinde bulundukları durumun ''pasif'' alıcıları olarak algılanır.  Önceleri bu bakış açısında psikoloji yeterince yer almıyordu fakat 1960'larda, oy verme davranışı ciddi biçimde eğilimciliğe yöneldi. Bu temel argümana psikolojinin eklenmesiyle ''parti ile özdeşleşme'' yaklaşımı ortaya çıkmış oldu. Amerikan Seçmeni adlı eserinde Angus Campbell ve meslektaşlarının  belirttiklerine göre; seçmenlerin büyük çoğunluğu erken yaşlardan itibaren belirli bir siyasi partiye karşı uzun dönemli duygusal yakınlık ya da eğilim geliştirirler. Siyasi olarak olgunlaştıkça tek bir partiye bağlılık duyarız ve bu b

Uluslararası İlişkiler Disiplini

Uluslararası İlişkileri en geniş şekliyle, uluslararası ilişkilerini inceleyen bir disiplin olarak tanımlayabiliriz. Uluslararası İlişkiler disiplinin tarifi için, her şeyden önce bir 'disiplin' ile neyi kastettiğimizi açıklamamız gerekiyor. Uluslararası İlişkileri 1955 yılında, ''yeni gelişen disiplin'' olarak niteleyen Quincy Wright'a göre bir disiplinin varlığı şunları gerektirir: Yazarların bir tür bütünlüğe sahip bir alanın varlığının bilincinde olması; alanın ya da çalışma konusunun kapsamının ve onu diğer alanlardan ayıran sınırlarının belirlenmesi; alanın organizasyonu, alt bölümleri ve metotları üzerinde belli bir uzlaşma; ve alanda uzman olan kişilerin ve uzmanlık kriterlerinin herkes tarafından belli ölçüde kabulü. Wright'ın disiplin tanımlaması oldukça kapsamlı ama fazla katı. Her hangi bir çalışma alanının bunları sağlaması günümüzde hayli zor. Uluslararası İlişkilerin bunu sağladığını söyleyemeyiz.  Bir disiplini; belli bir konuda veya alan